Haber

Kılıçdaroğlu: “Birlikte yaşayacağız. Ayrılmak isteseler de inanma. İnadına birlikte yaşayacağız. Birlikte bu ülkeyi büyüteceğiz”

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’da; “Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duyarak barış içinde bir arada yaşayacağız. Ayrılmak isteseler de inanma. İnadına birlikte yaşayacağız. Bu ülkeyi birlikte büyüteceğiz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün Bakırköy’de; İstanbul ve çeşitli illerden muhtarların katılımıyla gerçekleştirilen Muhtarlar Toplantısı’nda konuştu. Toplantıya; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.

Muhtarların sorunlarını ve taleplerini dinleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, analiz önerilerini anlattı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“GÜÇLÜ BELEDİYE, GÜÇLÜ DEMOKRASİ DEMEKTİR: Zaman zaman muhtar arkadaşlarımızla birlikte halka açık bir yere geliyoruz. Oturur konuşuruz. Tartışıyoruz. Bu topraklarda yapılan ilk seçim 1833 yılında Kastamonu’nun Taşköprü semtinde yapılan muhtarlık seçimidir. Muhtarlık müessesesinin değerli olmasının nedeni budur. Ancak 1833 yılından günümüze kadar muhtarlık kurumu hak ettiği takviyeyi ve hak ettiği yeri alamamıştır. Güçlü bir muhtarlık kurumu, güçlü bir demokrasi demektir. Kurumsal olarak, sizi güçlendirmemiz gerekiyor. Bir şahıs için hiçbir makam kalıcı olmadığına göre, o makamları savunmamız gerekir. Muhtar, insanın dara düştüğünde ilk başvurduğu ve derdini anlattığı kurumdur. Milletvekilini bulamıyor, belediye başkanını bulamıyor, bakanları bulamıyor. Muhtarın kapısı açık, masraf kaygısını anlatıyor.

MUHTAR MAHALLESİ İLE BİR SORUN OLURSA ÇÖZÜM KURUMUN ADI SİYASETTİR: Elbette her birinizin farklı siyasi görüşleri var ve buna saygı duyuyoruz. Kimlikleriniz de farklı olabilir ve buna saygı duyuyoruz. Politikacının misyonu insanların kimliğiyle ilgilenmek değildir. Herkesin kimliği kendi erdemidir. İnsanların inançlarıyla dalga geçmiyoruz, herkesin inancı bizim başımızın üstünde. İnsanların yaşam biçimleriyle ilgilenmemek, ona saygı göstermek. Muhtarın mahallesiyle ilgili bir sorun varsa bunu çözecek kurumun adı siyasettir.

MUHTAR KENDİNE OY VEREN KİTLEYE HAKİM OLUYOR: Sosyal yardımların muhtarlar tarafından ulaştırılması, sosyal yardımların gerçek sahiplerine ulaşması demektir. Bir köyde, mahallede; Kim fakir, kim güçlü, kim sağlam, kim kötü, en iyisini mahalle muhtarı, bakkal bilir. Bağcılar’da muhtara sorduğunuzda fakirin kim olduğunu hemen söyler. Fakir kimdir, hemen söyler. Hatta bir mahalle bakkalı, ‘O kadar fakir tanıyorum ki, çocukları anneleri karnını doyursun diye buradan makarna gönderiyorum. Muhtar, kendisine oy veren kitleye hakim olan kişidir.”

Kılıçdaroğlu daha sonra muhtarların sorularını yanıtladı. Bir muhtar, “Mahallemizle ilgili bir karar alındığında, belediye meclis kurullarında söz ve imza yetkisinin bizde olmasını talep ediyorum” dedi. Bir başka muhtar da “Ben damızlıkçıyım, et düşer” dedi. 400 lira. Günlük 22 torba yem harcıyorum. 22 torba yem hesaplayın. İşin içinden çıkamıyorum. Çoğu ben ve çocuğum… Paramızın karşılığını alamıyoruz.”

Rize Güneysu Ballıdere Muhtarı Oğuzhan Kara, “Konuşmalarınızı dikkatle dinledim. Tüm özlük haklarımızı vurguladınız. Özlük haklarımızı bize kazandırmanızı temenni ediyorum. Bir şeyi ifade etmek istiyorum: ifade etmek istiyorum. Bir şey: Köyümdeki caminin tadilatı nedeniyle esnafı ziyarete gidiyoruz.İl yönetiminden aradım.İstanbul’daki programa davet ediyor.Katılmak ister misiniz?Kemal Amca hocam dedim. isminde. Çok teşekkür ederim.” Bir başka muhtar da, “Sizler kahramansınız, çok teşekkür ederiz. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Adalet, adalet, adalet. 20 yıldır muhtarım, 20 yıldır onlar tarafından zulmedildim. Artık yeter.”

“KANUNUN SUNDUĞU HAKKI DEĞERLENDİRMEZSENİZ SİYASETÇİ KULLANIR”

Kılıçdaroğlu, muhtarların ardından şunları söyledi:

“Süt 15 lira arkadaşlar. Sütü 15 lira yaptınız yem 80 lira oldu. Fiyat istikrarı olmalı. Sütü 15 liraya yapınca yem fiyatı artmasın. Hep siz kazanırsınız. Satan yem de kazanacak.Mazlum üretici olmayacak.Aynı zamanda yabancılar 85 milyonu doyuruyor.Hollanda’nın toprakları Konya’dan küçük.Konya’dan küçük bir devletin yıllık tarım ürünleri ihracatı 180 milyar doların üzerinde. .Türkiye bunun yarısı bile değil.O zaman bir sorunumuz var.Siyasi kurum işini yapmıyor demektir.Tarım stratejik bir sektör. 85 milyon insanı besleyen tarımdır. Üreticiyi desteklemiyorsanız. Kanuna göre milli gelirin yüzde 1’ini çiftçiye vermek zorundasınız. O yapmaz. Almadığı için oy alıyor. Sorun bu. Hakkını arayacaksın. Kanunun size verdiği hakkı aramazsanız siyasetçi kullanır.

“ESAS ŞİKAYET ORAYA GİDEN VE FRANSA TARIMINA KATKIDA BULUNANLARA”

Tarım Bakanı Venezuela’ya gitti ‘Ne güzel’ dedi. ‘Burada her şey var’ dedi. Türkiye’ye gelin ve Harran Ovası’na gidin. Çukurova’ya git, ne var? Çiftçinin durumu nedir? Venezuela’ya gidiyor. Hatırlamak. Bu ülkenin Tarım Bakanı Fransa’ya gitti. Fransız tarımına katkılarından dolayı madalya aldı. Türk tarımına değil… Şikayet ediyorsunuz. Asıl şikayeti oraya gidip Fransa tarımına katkıda bulunanlara yapacaksınız. Şikayetin ana konusu budur.

“BU ÜLKEYİ BİRLİKTE BÜYÜYECEĞİZ”

Sadece Kanal İstanbul değil. 418 milyar doları bu ülkenin hazinesini çarçur edenlerden alırım. Birlikte barış içindeyiz; herkesin inancına, kimliğine, yaşam biçimine saygı duyarak birlikte yaşayacağız. Ayrılmak isteseler de inanma. Birlikte yaşayacağız. Hep birlikte bu ülkeyi büyüteceğiz” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu