Kanser hastaları için kan bağışı çağrısı
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dilek Ünal, kansere neden olan kansızlıkta öncelikle hastaların enerjilerinde ve iştahlarında azalma gördüklerine dikkat çekerek, “Kanser teşhisi konanların çoğuna kan ve trombosit nakli gerekiyor. Bağışladığınız kanla kanser hastalarının tedavi süreci.” ifadeleri kullandı.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden yapılan açıklamada Prof. Dr. Dilek Ünal, bazı kanser türlerinin hastanın vücudunun kan hücresi üretmesini engelleyebildiğini kaydederek, kanser hastalarının kaza, ameliyat ve diğer durumlarda kan nakline ihtiyaç duyabileceğini sözlerine ekledi.
Kanser hastalarının kansızlık riskinin yüksek olduğunu ve tedavilerinde sıklıkla kan nakline ihtiyaç duyduklarını kaydeden Ünal, düşük kan değerlerinin kanser hastaları üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetti.
Ünal, kanserin temeli olan kansızlıkta hastaların güç ve iştahlarının azaldığını belirtti.
Kanser hastalarının tedavi sürecine bağışlanan kanla takviye edilebileceğini belirten Ünal, “Dokulara yeterli oksijen taşınması için gerekli olan kırmızı kan hücrelerinin azalması olarak tanımlanan anemi, yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi gibi şikayetlere neden olabiliyor. , çarpıntı, uyuşma ve ellerde ve ayaklarda soğukluk hissi.” sözlerini kullandı.
“Kanser hastalarının tedavisinde kan nakli hayat kurtarıyor”
prof. Dilek Ünal, kanser hastalarında kansızlığın daha çok hastalığın tanı anında ortaya çıkabileceğini ve hastalığın gelişme süreciyle ilgili olduğunu belirterek, “Kan kaybı, yıkımın artması, yapımın azalması nedenler arasında. Baskılanma olabilir. kanser tedavi sürecinde uygulanan radyoterapi ve kemoterapi nedeniyle kan yapımında ve dolayısıyla “Kansızlık oluşabilir. Kanser hastalarının yüzde 50-60’ının tedavisinde radyoterapi kullanılıyor. Kansızlığı olan kanser hastalarına vakit kaybetmeden radyoterapi başlanacaksa kan nakline ihtiyaç vardır.” değerlendirmesini yaptı.
Radyoterapinin dokular üzerindeki etkisinde oksijenin çok önemli rolü olduğuna dikkati çeken Ünal, şöyle konuştu:
“Radyoterapi sırasında ve sonrasında dokularda oksijen bulunmalıdır. Oksijenli ortamda radyoterapi, oksijensiz ortama göre 2,5 ila 3,5 kat daha etkili bir tedavidir. Sonuç olarak iyi oksijenlenmeyen dokular radyoterapiye daha dirençlidir. Hemoglobin, hücrelerimize oksijen taşır.”Kanserin lokal kontrol oranlarının düşük olması arasında bir ilişki var. Radyoterapiye gecikmeden başlanması gereken durumlarda anemiyi düzeltecek hızlı müdahalelere ihtiyaç vardır. Bu durumlarda kan nakli hayat kurtarır.”